Puslu ve serin bir İstanbul sabahı Edirnekapı durağında metrobüsten indim. Tekfur Sarayı’nın yanında sur dibinde kurulu kuş pazarına doğru gidiyorum. Uzaktan, bir futbol sahası kenarına kurulu etrafı tellerle çevrili bir kalabalık, hareketli bir karmaşa beliriyor, şehir sanki çok uzakta kaldı.

Girişte, bıyıkları yeni terlemeye başlamış kırmızı montlu bir genç 5 tl istiyor, Altınay Spor Kulübü’ne bağış. Eskinin meşhur kulüplerindenmiş, bir ara kapanmış ama şimdi eşrafın yardımıyla tekrar hayatta.

İçeri girdiğinizde mekânın tuhaf karmaşası sizi sarıyor. Nereden başlasam dolaşmaya? Üç bölüm var: Cins kümes hayvanlarının olduğu bölüm, güvercinler bölümü, diğer cins kuşların bölümü. Diğer cins kuşların bölümü için tekrar bir bilet kesiyorlar, ama burada fotoğraf çekmek yasak, fazla durmuyorum.

Cins kümes hayvanları bölümünde tavuklar ve horozlar sağda solda eşeleniyor. Sahipleri, çok değerli olanları iple ayağından bağlamış müşterilerini bekliyor. Bunları genellikle çiftlik sahipleri zevk için alırmış, etrafta salınsınlar diye. Öyle anlatıyor bir satıcı, bir yandan da eliyle tavuğun ayaklarından tutup baş aşağı sallandırırken. Bir kuşlara ve tavuklara, bir de satıcılara bakarken, yavaş yavaş bazı benzerlikler yakalamaktan kendimi alamıyorum.

Biraz nefeslenmek için pazarın yanındaki kuşçu kahvesine oturdum. Demli çayımı yudumlarken kuşçu bir amca asıl en iyi güvercinlerin Mardin’de olduğunu anlatıyordu. Gerçi Edirnekapı Pazarı da Türkiye’nin meşhurlarından. Neden Edirnekapı’da derseniz, sur içindeki evlerin çatılarının hepsinde güvercin kafeslerini görürsünüz, kendi dayımdan biliyorum.

Herkes güvercinlerinin hünerlerini gösterme derdinde. Alıcılar da dikkatle seyredip, güvercinleri ellerine alıp en ince detayına kadar inceledikten sonra sıkı bir pazarlığa girişiyorlar. Elbet tüccarlar bu işi para kazanmak için yapıyorlar. Taklacı güvercinlerin hünerlerini göstermeleri için bacaklarına bağlanan iplerle uçurmaları, bazen hoyratça kanatlarından tutup müşteriye göstermeleri insanın canını acıtıyor. Yine de kuş pazarında çocuğundan yaşlısına hemen herkesin gözünde güvercinlere duydukları sevgiyi ve hayranlığı gördüm. 

Günün sonunda Edirnekapı Kuş Pazarından karmaşık duygular ve bir dolu fotoğrafla ayrılıyorum…

Zafer Uysal

Haziran, 2021